Sabah akşam hiç ara vermeden onu düşünmek nedir bilir misin? Bir sigara molası bile vermeden. Su içerken, yemek yerken. Hatta, uyurken dahi onu düşünmek. Bunun ne demek olduğunu bilir misiniz?Evet, bilenleriniz var ve bunu ben de biliyorum. Hayatınızın akışını bozuyor değil mi? Dengesizleşiyorsunuz iyice. Yaşamın yoruculuklarının yanı sıra, bir de o aklınızda hiç çıkmayıverince. Bambaşka bir hal alıyor her şey. Eskiden anlamlı olan her şey, onun yanında anlamını yitiriveriyor. Anlamsızlarsa bir anlam kazanıyor onunla birlikte. Burada üçüncü tekil şahıs olarak bahsettiğimiz kişi, kimi zaman hayatınızın tamamen odak noktası, hatta bütününü oluşturabiliyor. Peki, bu kadar fazla değerin sebebi nedir hiç düşündünüz mü?Siktir edin ben düşündüm. Aslında her şeyin bir nedeni yok buna artık daha da inanıyorum. Zaten her şeyin bir nedeni olsa hayat daha sıkıcı olurdu.Düşünsenize, yaptığınız her işte bir neden olması. Evet boktan olurdu. Aslında şu anda da çok boktan. Ve şu an okuduğunuz bu saçma sapan yazının herhangi bir konusu yok. Fakat bu yazıyı saçma sapan yapan, herhangi bir konusunun olmayışı değil, saçma sapan oluşudur. Bir önceki cümleyi iki kez okuyup, bana "Ne diyor bu dangalak?" tarzında laflar etmiş oluşunuzun da ne kadar normal olduğunun farkındayım ve bu nedenli bi eylem. Çünkü ben bu kez aşırı saçmaladım.
Neyse gelelim asıl konusuzluğumuza.
Sevmenin tanımını yapabilen var mı aranızda? Ben yapamıyorum. Aslında tanımsız olan her eylem gözümde daha bir anlam kazanıyor, daha bir değerleniyor. Ne o öyle tanımlı eylemler. Oturmak, kalkmak falan. Tanımsız olanlar daha ilgi çekici oluyor. İşte sevmek, aşık olmak gibi. Aslında çok fazla aslında dedim biliyorum. Aslında şu ana kadar okuduğunuz her şeyi siktir edip, tam olarak bu noktadan sonra yazdıklarıma dikkat etmenizi istiyorum.
Bakın, çevremizde bir çok insan var. Ve biz bu insanların hepsini kendi kafamızda sınıflandırıyoruz. Birine sinirliyiz, birini seviyoruz, birine küsüz, birinden ayrılamıyoruz. Bu insanların hepsi aynı değeri taşımıyor kafamızda. Şimdi bu insanları siktir edin. İşte bir insan var ki bunların hepsine bedel, işte ona sevgili deniliyor. Ama öyle sağda solda takıldığınız insanları demiyorum ben. Sevginizi verdiğiniz, yürekten sevdiğiniz insanları diyorum. Ben sevgi-lileri diyorum. Bir insanın sevgiliniz olması için illa onunla beraber olmanıza gerek yoktur. Onu sevmeniz, onu sizin gözünüzde sevgili yapmaya yeterlidir.Her neyse, işte sevgi bizleri iyice aptallaştırıyor. Ve bu kötü anlamda değil. Çünkü aptallık iyi bir şeydir. Çünkü sevgi iyi bir şeydir. Çünkü yarın ne olacağımız belli değildir ve bu içimizdeki sevgiyi, bulunduğu lanet yerden dışarı çıkarıp, atmak en iyisidir.Evet işte bu konusuz yazının nedeni yok.
Ne yazdığımı inanın ben de bilmiyorum okuyunca siz de anlamayacaksınız. Aslında insanlarla anlaşmaktan çok anlaşamamak güzeldir. Çünkü anlaşmalar, hep anlaşmazlıkları doğurur. Dolaylı yoldan olacağına, doğrudan anlaşamamak her zaman daha iyidir diye düşünüyorum. Evet yazının sonunda bana okkalı bir küfür sallamış olmalısınız. Bu da nedenli bir eylemdir. Çünkü hayatınızın yaklaşık olarak 3 dakika 47 saniyesini boşa geçirdiniz. Ve oradaki 3 dakika 47 saniyenin nereden geldiğini bilmemekteyim, bu da nedensiz bir eylem. Ve bu yazının sonunda da anlamış olduğum gibi, yalnızca kendi kendime konuşuyorum. Olsun, ben şizofrenliği sosyalliğe tercih ederim. Çünkü eğer sosyalseniz, dolaylı yoldan şizofren olacaksınızdır. Onun yerine doğrudan şizofren olmak daha iyidir tabi ki bu da benim tercihim. Hadi hayırlı geceler.